İLK GÜNLER
Ortaokulu Ağın'da bitirmiş, Elazığ Lisesine kaydolmuştum. Elazığ Lisesi , Tren istasyonuna gitmeden, İstasyon caddesinin solunda Atatürk Ortaokulu ile Sanat Okulunun arasındaki geniş arazi üzerine yeni inşa edilmiş eklentisi spor salonu ile birlikte modern, kendine çeken sevimliliğiyle güzel bir yapı grubundan oluşmaktaydı.
Okulun ilk günü, törenin ardından bilinen öğrenci coşkusuyla yarışırmışçasına koşarak, itiş kakış sınıflarımıza doluştuk. Sınıfımız, güneye bakan ve boydan boya pencereleriyle apaydınlık, şimdilerin ifadesiyle kocaman bir derslikti. Okulun da, yepyeni sıraların da ilk öğrencileri bizlerdik. Öğrencilerin çoğu farklı okullardan geldikleri için henüz birbirlerini tanımıyorlardı. Tanışanlar hemen aynı sıraya oturmuşlardı. Ben de ortaokuldan çok sevdiğim arkadaşım olan, ancak henüz üç hafta geçmeden de okulu bırakacak olan Raif'le birlikte sağ taraftaki sıraların arkadan üçüncüsüne yerleşmiştik. Fransızca grubuyduk.. 54 kişilik sınıfta sadece dört kız öğrenci vardı. Zira ortaokullarda Fransızca yabancı dil dersi yerini giderek İngilizceye bırakmaktaydı. O sebeple de liselerde İngilizce dersi gören sınıf sayısı daha fazlaydı. Almanca dersi alanlar da Fransızcaya göre az sayıda idi.
Okulun ilk haftası daha çok tanışma , derslerin tanıtımı, izlenecek yol, yöntem gibi bir nevi alışma, oryantasyon havasında geçiyordu.
Dersimiz Tarih idi. Hocayı henüz tanımamıştık. Zilin ardından otta boylu, ince yapılı enerjik genç bir hoca sınıfa girdi. Ayağa kalkan öğrencileri selamladıktan sonra işaret etti oturduk. Sessizce ve ilgiyle hocayı takip ediyorduk. Küsüye çıktı, şöyle bir sınıf üzerinde göz gezdirdikten sonra aşağı indi. Sıraların arasında yürürken bir yandan da konuşuyordu.
- "Adım, Fikri Mertayak.. Sene boyunca Tarih Dersini birlikte işleyeceğiz" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder