29 Kasım 2020 Pazar

MÜDÜR ODASINDA HALI ALTINA SAKLANAN PARA

         NEVRİYE  HANIMIN  SIRRI 

         Eskiden haberleri daha çok radyo ve gazetelerden öğrenirdik.. Şimdilerde ise , olup bitenleri, internet ve televizyonlardan takip ediyorum. Sizler de görmüş, okumuş veya duymuşsunuzdur ; " dışarıya atılan eski eşya içinden servet çıktı" diye bir haber çıktı. Haber, beni seneler öncesinin İstanbul Defterdarlığı Gelir müdürlüğündeki bir anıma götürdü.

O tarihlerde İstanbul Defterdarlığı, Muhakemat müdürlüğü hariç merkez birimlerin hepsi birarada Cağaloğlu'nda, Valilik binasının karşısında yer alan bugünkü binasında bulunuyordu. Hatta bir ihtisas vergi dairesi olan Veraset Vergi Dairesi de binanın zemin katında faaliyet gösteriyordu.
Gelir müdürlükleri, binanın ikinci katına yerleştirilmişti. Binaya alt kapıdan girince gelir müdürlüklerine ulaşmak için zeminden sonra iki kat yukarıya çıkmak, üst kapıdan girince de iki kat aşağıya inmek gerekirdi.
Vasıtalı ve Vasıtasız diye iki ayrı birim olarak örgütlenmiş olan gelir müdürlüklerinin ikisinde de gelir müdür yardımcısı olarak çalışmıştım. Hani derler ya " aile ortamı gibi" .. gerçekten de öyle idi. Çok güzel arkadaşlarım, arkadaşlıklarımız oldu. Bugün birçokları ile görüşemesek bile, anılarımı süsleyen arkadaşlarımın muhabbetlerinin benim gibi onların da gönüllerinde hoş bir yerlerde durduğuna eminim.

Şimdi gelelim bütün bunları hatırlamama vesile olan meseleye;
Yaşı ilerlemiş bir hanım müstahdemimiz vardı. Gelir müdürü rahmetli Enver Ataman bey, Hocapaşa Vergi Dairesinden gelirken, Onu da yanında getirmişti., Memurlar yaşına hürmeten Nevriye teyze diye hitap ederlerdi. İşten kaçmaz, çok gayretli, hatırnaz ve temiz bir hanımdı. Enver beyin odasının temizliğinden,bakımından da O sorumluydu. Ama maalesef , kulakları duymazdı. Hatta kulaklıkla bile duymadığından, doktorun verdiği kulaklığı kullanmadığını söylerdi.

Bir gün, bir kitap lazım olmuştu. Belki Enver beyin kütüphanesinde vardır diye bakmak istedim. Nevriye hanım kapıdaydı. Müdür bey yok dedi. Olsun. Ben bir kitap bakacağım diye işaretle anlatmaya çalışarak bir yandan da kapıya doğru adım atmamla ; Nevriye hanım kollarını iki yana açarak kapıyı tuttu. Olmaz.. giremezsiniz! dedi. Odaya sokmamakta kararlıydı. Bu davranışına bir anlam veremedim. Şaşırmıştım !.. Fakat , üstelemeden döndüm.

Allah selamet versin, Hilmiye hanımla aynı odayı paylaşıyoruz. Nevriye hanım müdür beyin odasına kimseyi sokmuyor. Haberin olsun dedim. gülüştük.
Derken bir süre sonra Enver bey neredeyse geldi. Nevriye hanımın yaptığını kendisine anlatınca, kahkahayı bastı !.. Ben sebebini biliyorum. Anlatayım da siz de gülün dedi. Başladı anlatmaya :

"Bir gün odama geldim, tam içeri gireceğim ki; Nevriye hanım içeride eğilmiş bir şeyler yapıyordu. Beni görünce koşup kapıyı tuttu: "içeri girme dedi." Niye diye biraz sıkıştırınca, iş anlaşıldı. Meğerse , Nevriye hanım eşinden, çocuklarından gizli artırdığı üç - beş kuruş parayı en güvenli yer olarak gördüğü müdür odasındaki halının altına saklıyormuş !.. Buraya saklama, her an birilerinin eline geçebilir. Saklayacak başka bir yer bul diye uyardım. Demek ki ; odamdaki halının altını halen en güvenli yer olarak görüyor" deyince, kahkahalarla gülmüştük.

Evde çeşitli eşyaların içine para,altın gibi kıymetli şeyleri hemen hepimiz saklamışızdır. Bazen de zamanla unutulunca, böyle gazete ve Tv haberlerine konu oluyor.

       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder