15 Kasım 2013 Cuma

İSLAMIN YALANLARLA SÜSLENMEYE İHTİYACI YOKTUR



                                                  CUMA VAAZINDAN

               Bu cuma,namaz öncesi kürsüde hoca, " besmele" nin faziletlerini anlatırken ünlü kumandan Halid bin Velid'in bir tas zehiri alıp, besmele çekip içtiğini , ancak ölecek diye bekleyenlerin beklentilerinin aksine hiç bir şey olmadığını, bunun,besmelenin fazileti olduğunu bir güzel  anlattı.Cemaati canlı tutmak için olmalı ki; daha buna benzer bir sürü hikaye..
               Namaz çıkışında hocaya sordum : Hocam dedim, Halid bin Velid, zehiri şifa için mi, yoksa iddia üzerine mi içti ? Zira islamı tam manasıyla özümsemiş çok değerli bir sahabinin , zararından çok açık ve kesin bir şekilde emin olduğu zehiri niçin içsin ? Bu bir bühtan değil midir ?Dedim de :;
              Cihan Peygamberi de zehirli koyunun üzerine elini sürüp, " Bismillah " diyerek kesip yemedi mi ?  Dedi ...
               Hocanın dediklerine inandığını sanıyorum.Ama, sorumun bir an için kendisini düşünmeye sevk ettiğini de fark eder gibi oldum. Ancak, bu insanlar hep masallarla yetişmişler.Allah'ın hoş görmediği bu gibi yalanların üzerinde bir nebze düşünme ihtiyacı görmemiş olmalılar.
               Halid bin Velid'in zehir içme  olayı bir ınternet  sitesinde ( Dinimiz İslam ) aşağıdaki gibi anlatılıyor :
                                         

               Hâlid bin Velid, Hîre üzerine yürüdü. Kaleyi kuşattı. Görüşmek üzere bir kimse istedi. Hîreliler dediler ki: 
- Öldürmezseniz göndeririz! 

Hazret-i Hâlid bin Velid öldürmeyeceklerini söyleyince, Abdülmesih bin Hayyam ile Hîre vâlisi, Hazret-i Hâlid’in huzuruna geldiler. Hazret-i Hâlid onlara dedi ki: 
- Sizi Allaha ve İslâma dâvet ediyorum. Eğer Müslüman olursanız, Müslümanlara âit olan haklara sâhip olursunuz ve Müslümanın yapacağı vazifeleri de yaparsınız. Bunu kabul etmezseniz, cizye verirsiniz. Bunu da kabul etmezseniz, sizin yaşamaya karşı olan hırsınızdan daha fazla şehîd olmaya karşı istekli olan bir orduyla geldim. 

Bunları söylerken Abdülmesih’in elinde bir şişe görerek, şişedekinin ne olduğunu sordu. Abdülmesih şöyle cevap verdi: 
- Yâ Hâlid! Bu zehirdir. Eğer sen, bizim arzûlarımıza uygun bir anlaşma yaparsan ne âlâ. Milletimin arzûlarına uygun olmayan bir anlaşma ile gitmektense, bu zehiri içerek hayatıma son vereceğim. 

Hâlid bin Velid, zehiri Abdülmesih’in elinden aldı ve Bismillâhillezî lâ yedurru ma’asmihi sey’ün fil’erdi velâ fissemâi ve hüves-semî’ul-alîmdiyerek sonuna kadar içti. 

Abdülmesih ve Hîre vâlisi, Hâlid bin Velid’i hemen ölecek diye boş yere beklediler. Sonra Abdülmesih ve vâli anlaşma şartlarını görüşmek üzere kaleye girdiler. Halk onları merakla bekliyordu. Abdülmesih onlara dedi ki: 
- Ben, kendilerine zehir tesir etmeyen bir kavmin yanından geliyorum.
Sonra kavmiyle istişâre edip, tekrar Hazret-i Hâlid bin Velid’in yanına gelerek dedi ki: 
- Biz, sizinle harp edemeyiz, fakat dîninize de giremeyiz! Size cizye vermeye hazırız! 

Bundan sonra, 90 bin dinar üzerinden sulh anlaşması yaptılar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder